1-Anaksagoras
Yunan Felsefecisi. MÖ 462 de
yurdu olan Anadolu'dan Atina'ya göçtü. Anaksagoras tam anlamıyla bir akılcıydı.
Ona göre yeryüzünü oluşturan süreç neyse,diğer gök cisimlerini oluşturanda oydu.
Bu nedenle yeryüzü ile gökteki diğer cisimler aynı maddeden yapılmıştı.
Yıldızlar gezegenler alev alev yanan kayalardan oluşuyordu. Güneşte yaklaşık
Polonez(Mora Yarımadası) büyüklüğünde(21.000 km kare) akkor halinde bir kayaydı.
Anaksagoras Atina'da 30 yıldan fazla hocalık yaptı. Ancak sonunda akılcılığını
anlamayan ya da çekemeyen bağnaz resmi ideolojinin kurbanı oldu. Dinsizlikle
suçlanarak tutuklandı ve mahkemeye verildi. Kendisi resmi
ideolojiyle
mahkemelik olan bilim olan bilim adamlarından belkide ilkiydi.
Arkadaşı ünlü devlet adamı Perikles'in üstün çabaları ve tanıklığı ile beraat
etti, ama Atina'da kalmadı. Hellespont'a çekildi ve
orada
öldü.
2-Janos Bolyai
(1802-1860)Macar matematikçisi. Gauss'un yakın arkadaşı olan
bir matematikçinin oğludur. Babası Farkas ,Öklid'in paralellik aksiyomunu
kanıtlaya bilmek için çok uğraşmış, ancak başarısız olmuştur. Oğlunuda bir
mektupla bu aksiyomla uğraşmaması için uyarmıştı ,ancak Janos babasına kulak
asmamış ve 1823 yılında başarıya ulaşmıştır. Ve bu buluşunu babasının yazdığı
bir kitapta 24 sayfalık bir ek olarak yayınlamıştır. Baba Bolyai kitabın bir
kopyasını 1832 yılında arkadaşı Carl Friedrich Gauss'a sunar.Gauss'tan gelen
yanıt ilginçtir : "Bu yapıtı övme gücünü kendimde
bulamıyorum (...).Onu övmek
kendimi övmek gibi olacak. Çünkü yapıttaki her şey , oğlunuzun izlediği
yol,oğlunuzun ulaştığı sonuçlar, geçen 30 - 35 yıl boyunca zaman zaman zihnimi
kurcalayan düşüncelerle hemen hemen çakışıyor." . Gauss bütün bunları daha önce
bulmuştur; ama konu o kadar köktenci bir biçimde geometriyi sarsmaktadır ki , bu
buluşunu yayınlayacak cesareti
kendinde bulamamıştır. Bu mektubu alan Bolyai
her şeyin Gauss tarafından zaten bilindiğini öğrenince tüm hevesini yitirir ve
konuyla bir daha uğraşmaz. Bolyai buluşunun kendisinden 3 yıl önce Lobaçevski
tarafından da yayınlandığını öğrenseydi daha da büyük düş kırıklığına uğrardı
!
3-Diyofantus Yunan
matematikçisi. Yaşamı hakkında fazla bir şey bilinmiyor. Yunan matematiğine
cebiri sokan kişi sayılır.Diyofantus, matematik problemlerinin çözümünde bugün
cebirsel yöntem diye nitelendirebileceğimiz bir yöntem (ve buna bağlı olarak bir
simgeler dizisi) geliştirdi. Diyofantus'un
yapıtları ortaçağ süresince
Araplarca muhafaza edildi ve daha sonra 16.yüzyılda Latinceye çevrildi
Diyofanrus'un en iyi bilinen çalışmaları çözümleri tamsayı olması istenen
cebirsel denklemler üzerinedir. Bu gün bile bu tür denklemlere 'Diyofantus
Denklemleri' adı verilmektedir.
4-Albrecht Dürer
(1471-1528)Alman Ressamı ,matematikçisi. Dürer gravür ve
tahta baskı tekniğinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biridir . Dürerin
sanatla ilişkisi kendisini bilime itti.1525' te pergel - cetvel kullanarak çizim
yöntemleri üzerine bir kitap yazdı. Kitap Perstektif sorunları ile ilgili
ressamların kullanımı için hazırlanmıştı.Dürer aynı zamanda insan vücudunun
oranları üzerinde de eserler verdi.
5-Leonhard Euler
(1707 - 1783)İsviçreli matematikçi .Basel Üniversitesinden 16
yaşından mezun olduktan sonra Rus Çariçesi 1.Katerina'nın St. Petesburg'da
kurduğu akademide çalışmaya başladı (1727). Burada güneşi gözleyerek zamanın
hassas bir biçimde saptanması üzerine çalışmalar yaptı.Bu çalışmalar sırasında
güneşe çok uzun süreler bakması yüzünden sağ gözünü kaybetti.(1735).Euler
1741'de Berline gitti ve 1766 yılına kadar Bilimler Akademisinde kaldı.1766'da
tekrar St. Petesburg'a dönen Euler yaşamının sonuna kadar burada kaldı. 1766 da
öteki gözünü de kaybetti .Euler matematik tarihinin
en üretken kişilerinden
biridir. Matematiğin hemen hemen her dalında araştırma ve yayın yaptı. Yaşamı
boyunca 800'den fazla makale yayınladı. Matematik biliminde uçsuz bucaksız
katkılarının yanı sıra Euler aynı zamanda bugünde kullandığımız matematiksel
simgelerin de babasıdır:bunların arasında p (dairenin çevresinin çapına oranı),
e (doğal logarinmanın tabanı), i (birim sanal sayı Ö-1 ) ve f(.) (fonksiyon)
sayılabilir .
6-Pierre De Fermat (1601 -
1665)Fransız matematikçisi. Hukuk okudu ve 1631 'de Orleans
Üniversitesi'ni bitirdi. Daha sonra Toulouse kent meclisinde üyelik yaptı..1638
yılında ağır ceza mahkemesine atandı.Fermat amatör bir matematikçiydi. Ancak
genede 17.yüzyılın ilk yarısının en önde gelen iki matematikçisinden biridir
(öteki matematikçi René Descartes'tir). Fermat "Diyofantus Denklemleri" üzerine
çalışarak modern sayılar kuramının temellerini attı. Onun geliştirdiği sayılar
kuramı daha da ileriye gitmek
için bir yüzyıl sonra Euler'i beklemek zorunda
kalacaktır.Descartes'tan bağımsız olarak analitik geometriyi kurdu. Eğrilerin
teğetlerini,maksimumlarını minimumlarını bulmak için yöntemler
geliştirdi;böylece diferensiyel hesabının temellerini attı.Blaise Pascal'la
yazışarak olasılık kuramını kurdu. Fermat buluşlarını yayınlamayı savsaklayan,
düzenli not tutmayan, kitapların kenarlarına acele notlar alan, buluşlarını
arkadaşlarına alelade mektuplarla bildiren savruk biriydi. Bu yüzden
analitik
geometrinin kurucusu olarak Descartes'i , diferensiyel hesabının başlatıcısı
olarak da Newton'u biliyoruz bugün. O bir amatördü. Günümüzde de 'amatörlerin
prensi' olarak bilini
7-Johann Karl Friendrich
Gauss (1777 - 1855) Alman matematikçisi Gauss gerçek bir
dâhiydi.1795'te Braunschweig Dükü Ferdinand'ın desteğiyle Göttingen
Üniversitesi'ne girdi.1799'da 'cebirin temel teoremi' olarak bilinen ve 'n inci
dereceden bir cebirsel denklemin n tane kökü vardır' şeklinde ifade edebilen
teoremi kanıtlayarak doktora derecesini aldı.Gauss matematiğin hemen her dalında
ürün verdi.1801' de aritmetiğin temel teoremini kanıtladı : Her doğal sayı asl
sayıların çarpımı olarak bir ve yalnız bir şekilde
gösterile
bilir.Gauss,Fermat'nın başlattığı sayılar kuramında önemli
çalışmalar yaptı. Gauss aynı zamanda Öklid'in aksiyomlarını değiştirerek bir
Öklid dışı geometri geliştirdi. Ancak bu buluşunu yayınlamaya cesaret edemedi.
Bu nedenle bu konuda yayın yapamn Lobaçevski ve Bolyai,Öklid dışı geometrilerin
kurucusu olarak bilinirler. Gauss yerin magnetik alanı üzerine de çalışmalar
yaptı.
Bu çalışmalar için üniversitede bir gözlemevi kurdu ve yerin magnetik
kutuplarının yerlerini saptadı. 1832'de magnetik olayların sa ölçülmesini
olanaklı kılan bir birimler sistemi geliştirdi. Bu nedenle mağnetik akı birimine
'gauss' adı verildi. 1833'te telgraf cihazı yaptı. Gauss üniversitede
dah
öğrenciyken pergel - cetvel kullanarak bir düzgün on yedigenin nasıl
çizileceğini bulmuştu. Ayrıca
daha da ileri giderek pergel - cetvel
kullanılarak her çokgenin çizilemeyeceğini, yalnızca belirli çokgenlerin
çizilebileceğini göstermişti. Bu nedenle bugün doğduğu kent Braunschweig'de
Gauus'un 17 köşeli yıldız şeklinde bir kaide üzerinde yükselen bir heykeli
bulunmaktadır.
8-David Hilbert
(1862-1943)Alman matematikçisi. Geometriyi tutarlı bir
aksiyoma tik yapıya kavuşturan kişidir. 19. Yüzyılın başlarına kadar geometri
denince akla Öklid'in kurduğu geometriden başkası gelmiyordu
.Ancak
19.yüzyılda Bolyai ,Lobaçevski ve Riemann Öklid'in paralellik
aksiyomunu değiştirerek yeni öklid dışı geometriler kurdular. Bu olgu Öklid
geometrisinde nelerin aksiyom, nelerin varsayım ve nihayet nelerin bu aksiyom ve
varsayımlardan haraket edilerek kanıtlanması gereken teoremler
olduğuna
ilişkin kuşkular yarattı. Buna ek olarak matematiksel bir yapının
kurulmasında temel taşı olarak kullanılacak aksiyomların minimum sayısının ne
olduğu ,bu aksiyomların iç tutarlılığı (yani bunlardan hareket edilerek
çıkarılacak sonuçların birbirleriyle çelişip çelişmeyeceği ) gibi sorular doğdu.
İşte Hilbert bu soruların çözümünde büyük katkıları olan bir kişidir. 1899
yılında yayınladığı
'Geometrinin Temelleri' adlı kitapta matematikte
aksiyomatik yaklaşımın kurucusudur. Hilbert 1885'te Königsberg Üniversitesi'nde
doktorasını tamamladı. 1895'te Göttinggen'de matematik
profesörlüğüne atandı
ve 1930 yılında emekli oluncaya kadar bu görevde kaldı.
9-Adrien - Marie Legendre (1752-1833)Fransız
matematikçisi. 1775 ile 1780 arasında Paris 'te Êcole Militaire'de 1795'ten
sonra da Êcole Normale'de profesörlük yaptı. Legendre önceleri sferoidlerin
(elipsleri eksenlerinden biri etrafında döndürerek oluşturulan hacimler)
çekimleri üzerinde çalıştı.Bu çalışmasını 1783'te yayınladı. Bu çalışması ile
bugün Legendre Fonksiyonları diye bilinen fonksiyonlarıda bilim dünyasına
tanıttı.
Legendre , 1794 yılında yayınladığı Geometrinin Öğeleri adlı
kitabıyla ün yaptı. Bu kitabında Legendre, Öklid'in Öğeler adlı kitabını yeniden
düzenledi, teoremlerin kanıtlarını basitleştirdi ve böylece daha etkin bir ders
kitabı oluşturdu. Legendre'in bu yapıtı o tarihten sonra Avrupa 'da ve
Amerika'da Öklid'in Öğeleri'nin yerini aldı ve kendisinden sonra bu konuda
yazılan tüm geometri
kitaplarına örnek oldu.
10-Ferdinand Lindemann (1852-1939)Alman
matematikçisi. 1882'de Hermite'in geliştirdiği yöntemleri kullanarak, PI nin
cebirsel sayı olmayıp, aşkın bir sayı olduğunu gösterdi. Bu şekilde antik çağ
matematikçilerinden beri üzerinde uğraşıla gelen daireyi kare yapma probleminin
olanaksızlığını kanıtlamış oldu.Lindemann aynı zamanda Fermat'nin son teoremiyle
de uğraştı. Sonunda 1907'de teoremi kanıtladığını sanarak uzun bir makale yazdı.
Fakat ne yazık ki kanıt Lindemann'ın nedense göremediği bariz bir hata
ile
başladığı için bütün çalışmada makalede boşa gitti. Lindemann 1883'te
Königsberg Üniversitesinde öğretim üyeliğine başladı ve daha sonra 1893'te Münih
Üniversitesine geçti;buradan da 1929'da emekliye ayrıldı.
11-Nikolay Ivanoviç Lobaçevski (1793-1856)Rus
matematikçisi. 21 yaşında Kazan Üniversitesinde öğretim üyeliğine, 34 yaşında da
aynı
üniversitenin rektörlüğüne getirildi. Rektör olarak üniversiteye büyük
katkılarda bulundu. Öğretim üyelerini, oldukça kötü duruma düşmüş olan
akademilik düzeyi iyileştirmek için yeniden örgütledi.
Kütüphaneyi
zenginleştirdi, laboratuarlar kurdu.1830'da kolera salgınına, 1842'de de büyük
yangın tehlikesine karşı üniversiteyi korudu. Lobaçevski, bütün idari
başarılarının yanında matematik dalında da önemli katkılarda bulundu. Bu
alandaki en önemli katkısı 2000 yıldır saltanatını koruyan
Öklid
geometrisinin dışında da geometriler varolabileceğini göstermesidir.
Öklid geometrisi beş aksiyom üzerine kuruludur. Bunlardan ilk dördü 'aksiyom'
sözcüğünü hak edecek denli önemli oldukları halde, beşincisi biraz zor inanılır
niteliktedir. Yani sanki kanıtlanması gerekirmiş gibi gelir. Bu aksiyom kısaca
paralellik aksiyomu adı verilen aksiyomdur. Paralellik aksiyomunun bu
niteliğinden dolayı 1800'lerin
başına kadar bir çok matematikçi beşinci
aksiyomun gerçekte bir aksiyom olmayıp, ilk dört aksiyom kullanılarak
kanıtlanabilecek bir teorem olduğu sanısına kapılara bu yönde büyük çaba
harcadı. Ancak bütün bu çabalar boşa çıktı. Beşinci aksiyom ilk dört
aksiyomdan
çıkarılamıyordu. Matematikçiler Öklid'e bir kez daha hayran
oldular. Lobaçevski olaya başka türlü yaklaştı: Beşinci aksiyom tutarlı bir
geometrinin kurulması için gerekli değildi. Belkide beşinci
aksiyomun
değiştirilmesiyle yada yadsınmasıyla, Öklid geometrisi olmayan, ama oluşturacağı
tutarlı bütünlük açısından geometri olan başka geometriler yaratılabilirdi.
Lobaçevski paralellik aksiyomunu şöyle değiştirdi: Bir doğruya dışından alınan
bir noktadan en az iki paralel çizilebilir. Öklid'in diğer dört aksiyomunu da
kullanmıştır. Lobaçevski geometrisinin geçerli olduğu iki boyutlu bir uzay,
geniş
uçlarından karşı karşıya getirilerek birbirine tutturulmuş, diğer
uçları da giderek incelen sonsuza dek uzanan bir çift zurnaya benzeyen bir
şeklin yüzeyi olarak düşünülebilir. Lobaçevski'nin, Bolyai'nin ve Riemann'ın
kurdukları Öklid dışı geometrilere uzun süre işe yaramaz birer matematik
garibesi olarak
bakıldı. Ta ki Einstein, içinde yaşadığımız üç boyutlu uzayın
Öklid geometrisine değil, Riemann'ın oluşturduğu Öklid dışı geometriye uyduğunu
gösterene kadar.
12-Öklid (MÖ
300)Yunan matematikçisi. Gelmiş geçmiş matematikçiler içinde
adı geometriyle en çok özdeşleştirilen kişidir. Öklid, geometri dünyasında
kapladığı bu seçkin yerini kendisinin büyük bir matematikçi olmasından çok,
geometrinin başlangıcından kendi zamanına kadar bilineni 'Öğeler' adını verdiği
kitaplarında toplamasına borçludur. Öğeler, dilden dile çevrilmiş, yüzlerce kez
kopya edilmiş, matbaanın icadından sonra da binlerce kez gözden geçirilmiş ve
yeniden basılmıştır. Öklid derlemesinin tutarlı bir bütün olmasını sağlamak
için, kanıt gerektirmeyen apaçık gerçekler olarak beş aksiyom ortaya koyar ve
diğer bütün önermeleri (teoremleri) bu aksiyomlardan çıkarır. Öklid'in beş
aksiyomu şunlardır:
1.İki noktadan bir ve yalnız bir doğru geçer.
2.Bir doğru parçası iki yön ede sınırsız bir şekilde uzatılabilir.
3.Merkezi ve üzerinde bir noktası verilen bir çember çizilebilir.
4.Bütün dik açılar eşittir.
5.Bir doğruya dışında alınan bir noktadan
bir ve yalnız bir paralel çizilebilir.
Öğeler 13 kitaptan oluşmaktadır.
Öklid geometrisi 19. yüzyılın başlarına kadar rakipsiz kaldı.
Hatta 20.
yüzyılın ortalarına kadar bile orta öğretimde geometri Öklid'in Öğeler'ine bağlı
kalarak okutuldu.
Öklid'in yaşamı konusunda hemen hiçbir şey bilinmiyor.
Önceleri bir yunan kenti olan Megara'da doğduğu sanıldıysa da, sonradan
Megara'lı Öklid'in Öğeler yazarı İskenderiyeli Öklid'den yüzyıl
kadar önce
yaşamış bir felsefeci olduğu ortaya çıktı. Öğelerin yazarı Yunanlı olabileceği
gibi. zamanının Yunan kolonisi İskenderiye'ye öğrenim görmek, sonrada hocalık
yapmak için gelmiş bir Mısırlı'da olabilir.
12-PİSAGORYunan filozofu. Doğum yeri olan Sisam
Adasından MÖ 529'da Güney İtalya'ya, Crotona'ya göç etti. Crotona bu yörenin
zengin liman kentlerinden biriydi. Pisagor buruda biraz kişisel çekiciliği,
kendinde varolduğunu iddia ettiği kehanet gücü, biraz da etrafında yarattığı
gizemci havasıyla zengin ve soylu delikanlılardan üçyüz kadarını bir çatı
altında topladı ve okul kurdu. Pisagor öğrencilerini iki bölüme ayırıyordu :
Dinleyiciler ve matematikçiler. Okula dinleyicilik ile başlanıyor başarılı
olunursa matematikçiliğe geçiliyordu.
Pisagor öğretisi evrende herşeyin bir
sayı ile (özellikle tam sayı) özleştiğini öne sürer. 5 rengin, 6 soğuğun, 7
sağlığın, 8 aşkın nedenidir. Düzgün geometrik şekiller de pisagorculukta
önemlidir. Pisagor yeryüzünün düzgün altıyüzlüden (heksahedron), ateşin
piramitten, havanın düzgün sekizyüzlüden (oktahedron), suyun yirmiyüzlüden
(ikosahedron) yaratıldığına inanır.
Pisagor müzik ile de uğraştı. Telin
kısalmasıyla, çıkardığı sesin inceldiğini keşfetti. İki telden birinin uzunluğu
diğerinin iki katıysa, kısa telin çıkardığı ses uzun telin çıkardığı sesin bir
oktav üstünde olduğunu gördü.
Pisagor, sabah yıldızı ile akşam yıldızının
aynı yıldız olduğunu ilk anlayan Yunanlıdır. Kendisinden sonra bu yıldız uzun
süre Afrodit olarak anıldı. Bu gün bunun Venüs gezegeni olduğunu biliyoruz.
Pisagor, Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü ileri sürdüğü zaman oldukça
sert tepkiyle karşılaşmıştır. Bilimler hakkındaki görüşlerinin ne kadarının ona
ait olduğu bilinmemektedir.
Pisagor öğretisini sunduğu felsefe okulunun
kurucusudur. Bu okul aynı zamanda dini bir topluluk ve o zamanın politikasına
oldukça egemendir. Pisagor'un matematik, fizik, felsefe, astronomi ve müzikte
getirmek istediği yenilikleri, buluşları hazmedemeyen bir takım siyasetçi ve
gruplar, halkı Pisagor'a karşı ayaklandırarak, okulunu ateşe vermişler, Pisagor
ve öğrencileri bu alevler arasında ölmüşlerdir.
13-George Friedrich Riemann